12 Ocak 2012 Perşembe

Üzgünüm Kocacığım Ama Hayatını Karartacağım

-          Adınız?
-          Okşan
-          Soyadınız?
-          Kaşarlı
-          Anne adı?
-          Mübeccel
-          Baba adı?
-          Rıfkı
-          Doğum yeri?
-          Bingöl
-          Adınız?
-          Ahmet
-          Soyadınız?
-          Yılmaz
-          Anne adı?
-          Nazife
-          Baba adı?
-          Kazım
-          Doğum yeri?
-          Muş
-          Siz Okşan Hanım, iyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta Kazım oğlu Ahmet’i eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?
-          EVEEEETTT!!!
-          Siz Ahmet Bey, iyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta Rıfkı kızı Okşan’ı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?
-          ..evet..
-          Ben de zarturuzurt belediyesinin bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak tüm şahitlerin huzurunda sizleri karı-koca ilan ediyorum. Gelini öpebilirsiniz.

Eminim ki bu ve bunun türevlerine
bir çoğunuz şahitlik etmiş,
hatta birebir yaşamışsınızdır..
İşte,
gülücüklerle kıyılan bu nikahların,
şenliklerle yapılan bu düğünlerin ardından
“karı” ve “koca”dan oluşan çekirdek aile
yuvalarına çekilirler ve
esas hikaye başlar..
Çiftlerin “Cicim Ayıları” olarak adlandırıldığı,
alt alta, üst üste yaşanan,
göbekten zeytin yenilen,
habersiz tebersiz gelen misafirden nefret edilen,
romantizmin ve hoşgörünün tavan yaptığı,
ömrü 2 ila 4 ay arasında olan
cicim ayları da biteeeerr..
Veeeee..
Takkeler düşer,
o pırıl pırıl şahane kel kafalar
yuvanın üzerinde adeta bir güneş gibi parlar..
İşte “evlilik” denilen ve
macera-dram-romantizm-komedi-erotizim-pornografi-trajedi
gibi her türlü unsuru içeren bu romanın gelişme bölümü de
böylece başlamış olur..
Zira, ben şahsen bizzat kendim
ilişkilerin ya da evliliğin en çok bu dönemini severim..
Çünkü tiskinç bünyemde sevgi yumuşluğu
bir süre sonra poponun arasına kaçan don gibi
rahatsızlık vermeye başlar..
Donumu her ne kadar çok sevsem de,
onsuz olamayacağımı bilsem de,
bir süre sonra eğer onu çıkartıp,
çekiştirip paklayıp düzeltip yeniden giymezsem
onu parçalayacak kıvama gelirim..
İşte o yüzden belirli aralıklarla
donumla önce savaşır,
sonra yeniden barışırım..

Zamanında pek hazzetmediğim bir hanım kızımızla yaptığımız bir konuşmada
kendisiyle aramızda beni hayrete düşüren şu diyalog yaşanmıştı:
Hanım Kız: Biz eşimle hiç kavga etmeyiz?
Ben: Hiç mi?!?!
Hanım Kız: Hiç..
Ben: Azıcık bile mi?
Hanım Kız: Yok..
Ben: İlginç....... (düşüncelere gark etmiş ben)

Bu esnada gark ettiğim düşüncelerde ise
hiç kavga etmediğim bir benin hayali vardı..
Ki inanın,
bunun düşüncesi bile beni bunalttı..

Daha önce de dediğim ve sizin de anladığınız gibi,
ben kavga ederim..
Küserim, kızarım, bağırırım, çağırırım..
Kocamın deyimiyle “dırdır” eder,
hatta onu hayattan soğuturum..
Bazen haksız olurum,
çoğu zamansa haklı..
Bazen haksız olsam da geri adım atmam..
Bazen haklı olsam da fazla uzatmam..

Ama deneyimle sabittir,
eğer belirli bir sürenin üzerinde
kocamla takışıp da deşarj olmadıysam
sonrasında yaşanan kavganın büyüklüğü de
geçen zamanın uzunluğu ile eş oranlıdır..
İşte bu yüzdendir ki,
sık sık ve az az dozlarda
kocamı sinir eder,
daha büyük kavgaların önüne de
böylece geçmiş olurum..
Ki bence,
insan sevmediği biriyle zaten yaşayamaz bunu..
Seveceksin ve sevildiğini bileceksin ki,
naz yapacaksın ve nazını çekmesini bekleyeceksin..
Sevginin büyüklüğü kadar çok kızacaksın ona..
Sevginin büyüklüğü kadar çileden çıkacaksın..

Şimdi tabi ben de isterdim,
böyle ruh hastası bir tipleme yerine,
hanım hanımcık,
sus pus,
“ben bilmem beyim bilir” modunda
ve huri kıvamında bir kadın olmayı..
Ama inanın bu esasen benim suçum değil..
Şuç beni okutan anneciğimin ve babacığımın..
Çünkü canım kocamın da sık sık dediği gibi:
“Okumuş, akıllı karı almayacaksın..
Dırdır, vırvır yaşamayacaksın..”

Mesela Jimmy Soul
“If You Want To Be Happy” isimli şarkısında şöyle der:
(yanda da müziğin linki var.. basın dinleyin şenlenin güzeller ;)
If you wanna be happy for the rest of your life
Never make a pretty woman your wife
So from my personal point of view
Get an ugly girl to marry you

(Eğer mutlu olmak istiyorsan sonuna kadar hayatının
Asla yapma güzel bir kadını karın
Bu durumda kişisel görüşüm benim
Çirkin bir kız almalı evlenmek için)

Bence de insanlar çirkin insanlarla evlenmemeli..
Şaka la şaka.. (Oya Ç.)
Zaten hanım kızlarımızın sulak yerde yetiştiği,
insanın asabını bozacak şekilde
gün geçtikçe serpilip güzelleştiği günümüzde
çirkin kadın diye bir şey de kalmadığından
(ki zaten önemli olan iç güzelliktir :p)
Jimmy Soul’un sözlerini sanırım şu şekilde revize etmek mümkün:

Eğer mutlu olmak istiyorsan sonuna kadar hayatının
Asla yapma akıllı bir kadını karın
Bu durumda kişisel görüşüm benim
Aptal bir kız almalı evlenmek için
  
****

Bu uzuuun ve bunaltıcı lafları
nereye mi bağlamaya çalışıyorum?

Bir kaç gün önce kavga ettiğim
ve kendisini yine yeni yeniden canından bezdirdiğim
canım kocama..
Sonuçta, kendisinin işi zor..
Çünkü hem akıllı,
hem de güzel bir kadınla evli olmak duble zor..
Gene de büyüklük bende kalsın..

Hadi kocacım, gel öp de barışalım ;)

1 yorum:

  1. doğrudur..
    kavga tartışma gerekliymiş..
    ne ki ben etmem edemem..
    bir sonraki cümleyi kuramam..
    sinirlenirim ama kavga edemem..


    ama biliyorum..
    kavga gerekmiş..
    nerden mi..
    ben etmediğimden..

    atalet..

    YanıtlaSil